Açıkça söyleyeyim: Türkiye'de ritim oyunu kavramı yok.
Üstüne de ekleyeyim: Türkiye'de yabancı müzik kavramı da ilkellikten öteye geçememiş
Hazır başlamışken dökeyim: Müziği sadece sözlerden ibaret olduğunu sanıyoruz.
İlki gayet basit. Ritim oyunu dediğimde birine osu!'yu açıklarken "Ritim oyunu nasıl oluyo yav" diye tepki çok aldım. "Şarkının temposuna göre ekranda daireler çıkıyor onlara zamanında tıklıyorsun." diyorum, açıyoruz, resmen rastgele tıklıyor bir yerlere, fail olunca "bu ne yav hani ritm". Be evladım, sen daha şarkıyı bile dinlemedin, ne demeye çamur atıyorsun.
İkincisi de dosdoğru: Abi tamam, internet her evde var artık, herkes YouTube'a giriyor, eyvallah, ama lütfen inatla trend videolara çıkan Müslüm Gürses'ten başka şeyler de dinleyin ya. Şimdi oturup sayamayacağım kadar çok müzik türü var, yaz birini çıksın, hatta bilmiyorsan pop metal rock'tan başka ne var, vereyim link kendin bak:
http://everynoise.com/engenremap.html Üçüncüsünü ne kadar iyi anlatabilirim bilmiyorum ama hadi bakalım: Müzik sadece solistin sana 3-4 dakika bir şey anlatması değildir. Soliste enstrümanlar eşlik eder. Enstrümanların da anlatacakları var, ama kulağını verirsen. Bazı enstrümanlar var ki birkaç nota ile sana solistin dakikalarca, saatlerce, günlerce anlatamayacağı şeyler anlatır. osu!ya yeni gelen bir arkadaşın yaptığı hareketi hemen söylüyorum (ki bu arkadaş 18 yaşında yabancı dil sınıfı anadolu lisesi öğrencisi) "Abi iyi güzel de mevlana gibi var mı?" (Not: kendi osu! klasörümü kopyalamışltım tahtaya onda oynuyorduk hani şarkı eksiği de yok.)
Eh işte bütün bunlar birleşince (tabii animeye karşı boş bir nefret de var, orası ayrı) bizi terli, animeci, şişko veledler olarak görüp bu güzide eğlencemizi hor görüyorlar.